Birleşik Krallık’ta İslam’a dönen ve işyerinde başörtüsünü çıkarması emredildiğini iddia eden bir kadın, beyaz olduğu için ırk ayrımcılığına maruz kaldığını öne sürüyor.
Yasal belgelerde “yıllar önce İslam’a dönen beyaz bir kadın” olarak tanımlanan Aisha Amalou, bir bakım evi şirketinden, bir yöneticinin kendisine “sen zaten Müslüman bile değilsin” dediği iddiaları üzerine tazminat talep ediyor.
Amalou, çalıştığı Broughty Ferry’deki Lochleven Bakım Evi’ndeki bir meslektaşının, dini nedenlerle başörtüsü taktığını dile getirmesine rağmen, sürekli olarak başörtüsünü çıkarmasını emrettiğini iddia ediyor.
33 yaşındaki Amalou, sorunu bir yöneticiyle görüşmek istediğini iddia ediyor. Ancak, o yöneticinin, başörtüsünün çıkarılması emrini veren kişi olduğunu açıkladığı ileri sürülüyor.
Başka bir yöneticinin ise Amalou’yu, iş yerinde bir panik atak geçirdiği ve “başörtüsü meselesi” nedeniyle 1 Mart’ta işten çıkardığı iddia ediliyor.
Amalou’yu işten çıkarırken bu yöneticinin “alaycı bir tonla” “hoşça kal” anlamına gelen “toddle-oo” dediği öne sürülüyor.
‘Stereotipik Varsayım’ İskoçya’da doğup büyüyen Amalou, bakım evi işletmecisi Thistle Healthcare’e karşı, kendisi hakkında başörtüsü takmaması gerektiği yönünde “yanlış bir stereotipik varsayım” yapıldığı iddiasıyla yasal işlem başlatıyor.
Geçen yıl kasım ayında bakım evinde çalışmaya başlayan Amalou, Müslüman dini ve engelliliği nedeniyle kötü muamele gördüğünü iddia ediyor ve anksiyete ile depresyon geçmişini delil olarak gösteriyor.
Dava önümüzdeki ayın sonunda görülmeden önce Thistle Healthcare yorum yapmayı reddetti, ancak şirketin Amalou’nun iddialarının tamamına itiraz edeceği ve istihdamı süresince başörtüsünü çıkarması istenmediğini belirteceği anlaşılıyor.
Kaynaklar, Amalou’nun iddia ettiği konuşmaların hiç yaşanmadığını doğrulayan kanıtların firmada bulunduğunu öne sürdü.
Ancak, Amalou’nun avukatı Ryan Russell, müvekkilinin, imamıyla yaptığı mesajlaşma ve diğer çalışanların tanıklıkları gibi iddialarını destekleyen delillere sahip olduğunu ısrarla belirtti.
Yasal belgeler, Amalou’nun başörtüsünü çıkarmasının istendiği tarihte imamıyla yaptığı bir WhatsApp yazışmasını içeriyor.
Amalou, “Yöneticim bana başörtümü çıkarmamı söyledi, duygusal oldum… bunun din olmadığını ve çıkarmam gerektiğini söylüyor, gerçekten üzgünüm” diye yazdı. İmamına, “Başörtüsü bir tercih mi? Ne yapmalıyım?” diye sordu.
‘Başörtüsü Zamansızdır’ Amalou’nun imamı, başörtüsünün önemini “çatışmadan kaçınarak” anlatmasını tavsiye etti ve ekledi: “Başörtüsünün birçok faydası vardır, başörtüsü hükmü zamansızdır ve dinimizin ve Allah’a itaati temsil eden bir parçasıdır.”
Yasal belgelerde, Amalou’nun iş yerindeki baş örtüleri politikası nedeniyle başörtüsünü çıkarmasının istendiği belirtiliyor.
Başörtüsü nedeniyle işten çıkarıldığı ve bu konuda yapılan yorumların “korkutucu, düşmanca, aşağılayıcı, küçük düşürücü ve saldırgan bir ortam” oluşturduğu ileri sürülüyor.
Amalou, yasadışı bir şekilde ayrımcılığa uğradığına dair bir karar verilmesini ve “duygusal zararlara karşı maddi tazminat ve manevi tazminat” talep ediyor.
Amalou, karşılaştığı ayrımcılığın “zihinsel sağlığı üzerinde önemli bir etkisi olduğunu” iddia ediyor.
Russell, çalıştığı hukuk firması MML Law’ın “iş yerinde ayrımcılığa uğrayanların farkındalığını artırmayı hedeflediğini” ve davanın 2025’te tam bir kamu davası olarak devam edeceğini öngördüğünü belirtti.