NATO, 14 Ekim Pazartesi günü, her yıl gerçekleştirdiği Steadfast Noon adlı nükleer tatbikatlarına başladı.
Yazar: Abdulsamed Veli
Bu operasyon, 2.000 askerin yanı sıra ABD’nin nükleer başlık taşıyabilen 60’tan fazla uçağının kullanıldığı, sekiz farklı hava üssünde gerçekleştirilecek. Resmi açıklamalara göre, tatbikat iki hafta sürecek ve örgütün askeri hazırlığını güçlendirecek.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, “Nükleer caydırıcılık, Müttefiklerin güvenliğinin temel taşını oluşturuyor” dedi.
Steadfast Noon tatbikatı, İttifak’ın savunma kapasitesini göstermek ve potansiyel muhaliflere net bir mesaj iletmek amacıyla önemli bir test olarak değerlendiriliyor: NATO, her bir üyesini korumak ve savunmak için hazır.
Bu yılki operasyonlar, Belçika ve Hollanda hava sahasında yoğunlaşacak, ayrıca Danimarka, Birleşik Krallık ve Kuzey Denizi’nde ek manevralar yapılacak. Yenilik olarak, son dönemde nükleer görevler için uygun hale getirilen Hollanda Hava Kuvvetleri’ne ait F-35A uçaklarının da dahil edilmesi dikkat çekiyor. Bu açıklama, uluslararası gerilimlerin yüksek olduğu bir dönemde gerçekleşiyor ve böyle tatbikatların riskleri hakkında endişeleri artırıyor.
NATO, Washington Zirvesi’nde belirlenen pozisyonunu yineleyerek, nükleer kapasitesinin temel amacının barışı korumak ve zorbalık ya da saldırganlık eylemlerini önlemek olduğunu vurguladı. Ancak, “Bu tehlikeli oyunun” sınırları ne kadar? Rusya ile süregelen savaş ve Orta Doğu’daki artan istikrarsızlık ortamında, bu tür bir güç gösterisi yanlış anlaşılabilir ve daha fazla tırmanma riskini artırabilir.
Nükleer gücün sergilenmesinin gerçekten barışı teşvik edip etmediği, yoksa dünyayı yeni bir yıkıcı çatışmaya daha da yaklaştırıp yaklaştırmadığı sorusu gündemde.