
WASHINGTON – Donald Trump, Gazze’deki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün‘e taşınmasını önerdiğini açıkladı. Trump, bu kararını ve planlarını şu şekilde ifade etti:
● “General Sisi ile yarın konuşuyorum sanırım. Mısır’ın insanları kabul etmesini istiyorum. Ve Ürdün’ün insanları kabul etmesini istiyorum.”
● “Bahsettiğiniz 1,5 milyon insan ve biz o bölgeyi tamamen temizleriz.”
● “Gazze kelimenin tam anlamıyla bir yıkım alanı, neredeyse her şey yıkılmış ve insanlar orada ölüyor.”
● “Bu yüzden bazı Arap ülkeleriyle iş birliği yapıp onlara başka bir yerde konut vermeyi tercih ederim; belki böylece barış içinde yaşayabilirler.”
Gazeteci-Yazar Abdulsamed Veli’in Analizi – Trump’ın Sinsi Oyunu:
Donald Trump’ın Gazze’deki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün’e taşınması önerisi, yüzeyde barış ve istikrar sağlama gibi görünse de, daha derin bir stratejiyi ortaya koyabilir. Bu strateji, İsrail’e Gazze’yi tamamen ele geçirme fırsatı vermek ve bölgesel dengeyi değiştirmeye yönelik sinsi bir hamle olarak yorumlanabilir.
Trump’ın bu yaklaşımı, şu noktalardan incelenebilir:
İsrail’in Çıkarlarına Hizmet: Trump’ın İsrail yanlısı politikaları göz önüne alındığında, bu öneri İsrail’in güvenlik ve toprak genişletme çıkarlarına doğrudan hizmet ediyor. Gazze’deki nüfusun kaldırılması, İsrail’in kontrolü altına alınmasını kolaylaştırabilir.
Bölgesel Kaos: Filistinlilerin toplu olarak yer değiştirmesi, Mısır ve Ürdün’de siyasi, ekonomik ve sosyal gerilimlere neden olabilir. Bu, bölgedeki istikrarı baltalayarak daha büyük bir kaos yaratma potansiyeline sahiptir. Trump’ın politikaları, zaten hassas dengeler üzerinde duran Orta Doğu’da yeni çatışma alanları açabilir.
Uluslararası Hukuk ve İnsani Haklar: Uluslararası hukuk ve insan hakları açısından bakıldığında, Filistinlilerin zorla yerinden edilmesi, büyük insani krizlere ve uluslararası hukuk ihlallerine yol açabilir. Bu, Trump’ın yönetimi altında ABD’nin uluslararası arenada daha fazla eleştirilmesine neden olabilir.
Trump’ın Politik Stili: Trump, sık sık şaşırtıcı ve tartışmalı açıklamalarla dünya siyasetinde yer almıştır. Bu öneri, onun ‘şok doktrini’ politikasının bir başka örneği olup, dünyadaki dengeleri yeniden şekillendirmek ve kendisini merkeze koymak için kullanılan bir araç olarak görülebilir.
Sonuç olarak, Trump’ın bu önerisi, İsrail’in elini güçlendirirken, Orta Doğu’da daha büyük bir kaosun tohumlarını atabilir. Bu hamle, Trump’ın uluslararası politikaya yönelik sıra dışı ve tartışmalı yaklaşımının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.