Zengin ve Makam sahiplerine Yalakalık Neden Normalleşti?

Toplumda zenginlere ve güç sahiplerine duyulan hayranlık, çoğu zaman yerini çıkar ilişkilerine bırakıyor. Parası ya da makamı olanın çevresi kalabalık, ama bu çevre ne kadar samimi?

Yazar: Genel yayın yönetmeni Adnan Çelikalan.

Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz gazeteci ve uluslararası araştırmacı yazar Abdusamed Veli, TanıkOl Medyası’na yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Günümüzde para ve makam, ne yazık ki insan ilişkilerinde belirleyici bir ölçü hâline geldi. İnsanlar, zenginlerin ya da güçlülerin etrafında dönerek bir tür görünmez pazarlık yapıyor: “Sen bana iş, para, itibar ver; ben sana sadakat, sessizlik ve itaat.

Bazı kişiler, zenginlerin yakınında bulunarak kendilerine menfaat kapısı açılacağını umuyor. Kimisi, güçlüyle aynı karede yer almanın güvenliğini tercih ediyor. Çünkü toplumda, zenginliğe ve makama sahip olan, değerli; olmayan ise görünmez sayılıyor.

Bu durumun altında, yıllardır bilinçaltımıza yerleşmiş bir anlayış yatıyor: Parası olan “adam”dır; makamda oturan “dokunulmaz”dır. Oysa gerçek değer, ne banka hesaplarında ne de koltukların yüksekliklerinde saklıdır. Gerçek değer, duruşta, vicdanda ve samimiyettedir.

Bu yalakalık kültürü, yalnızca zenginlerle sınırlı değil. Devletin koltuklarında oturanlara karşı da aynı davranış biçimi sergileniyor. Eleştirmesi gereken halk, ne yazık ki bu kişiler karşısında ya susuyor ya da kendini övmekle meşgul oluyor.

Bu, modern bir kölelik biçimidir. Devlet, halkın hizmetindedir; halk, devletin değil. Aynı şekilde zengin, halkın üstü değil, içindendir. Kimse parasından ya da makamından dolayı yüceltilmemeli; kimse karakterinden dolayı hor görülmemelidir.

Makam ve para karşısında eğilen toplumlar, sonunda adaletsizliğe ve çürümeye hizmet eder. Gerçek özgürlük, güçlüye değil, haklıya saygı duymakla başlar. Yalakalık yapan toplum, ya ikinci sınıf insan muamelesi görür, ya da yok olmaya mahkumdur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir